Maalesef ki; Ziraat Türkiye Kupası'nı, dolayısıyla Türk futbolunu itibarsızlaştırmak adına bir yarış var. Daha iyi zeminlerde, dolu tribünler önünde, topun daha çok oyunda kaldığı, futbolcunun hakeme yardımcı olduğu, rakibine saygı duyduğu, hakemin iyi ve adil yönettiği maçlar istiyoruz. Her biri gözbebeğimiz olan kulüplerimiz çok çok daha iyi ve doğru yönetilmeyi hak ediyor. Ortam o denli kötü ki; futbol adamları garanti gelirleri o denli yüksek ki, maç yapmak dahi istemiyor. Yorumcular bile, ''Ne kadar az maç, o kadar az sorun'' diye düşünmeye başladı enteresan bir şekilde. Oysa ki tüm meslektaşlarım, ''Nasıl maçların kalitesini ve sayısını arttırırız?'' diye düşünmeli, fikir üretmeli. Spor endüstrisinin en önemli vitrini olan spor medyası, maç yapmaktan rahatsız... ''Ziraat Türkiye Kupası'nda daha az sayıda maç oynansın'' diye düşünen bir spor yorumcusu akla ve mantığa ters... Hangi müzik kanalı, hangi müzik programcısı daha az şarkı bestelensin, daha az albüm çıksın ister? Dünkü Hürriyet'in spor sayfasını okurken şaşkınlıktan küçük dilimi yuttum... ''Daha az sayıda, daha değerli maç oynansın'' demiş bir yorumcu.
İyi o zaman; ''Hürriyet Gazetesi bin adet basılsın, 350 TL'den satılsın'' diyorum ben de. Spor, ekonomik, sosyal, kültürel değerleriyle, sokaktaki, kahvedeki insanın ezberleriyle yorumlanamayacak bir noktaya geldi. Neymiş efendim; ''Kupada sürpriz olmuyor'' imiş. Son 10 yılın belli başlı futbol ülkelerindeki kupa şampiyonlarına baktık da, öyle aman aman sürpriz göremedik. Allah aşkına; Dünya'da zayıf, güçsüz bir takımın kazanması için hazırlanmış tek bir kupa statüsü bilen var mı? Şu an spor yazarı, spor adamı, yönetici, antrenör, topçu, medyacı, oturmuş kara kara, ''Bu Galatasaray ile Beşiktaş amma erken elendi'' diye dertleneceğine, kupanın güçlü takımların lehine dizayn edildiğini iddia ediyor. Spor endüstrimizin büyümesi, güçlenmesi ve üretkenliği için tasalanmayan spor insanlarıyla (!) bu sektörü ayakta tutabilmemiz çok zor. Bizler bu tip yöneticiler ve gazetecilerle taban tabana zıt düşünüyoruz. Umarım Türk Futbolu, Ziraat Türkiye Kupası'nın yanı sıra bir kupa daha organize edebilecek vizyona ulaşır. Biz de İngiltere gibi, iki kupalı bir futbol iklimi hak ediyoruz. Umarım bu yeni kupa; efsanevi ''Süt Kupası'' gibi Dünya'nın önemli spor markalarından birisi olarak hayatımıza renk katar.
Şu ana kadar Türkiye'nin tüm liglerinden takımların, Türkiye'nin dört bir yanında (Kırklareli, Amasya, Diyarbakır, Alanya vb) 133 adet futbol maçını canlı yayınladık. Bu yayınların kültürel ve sosyal geri dönüşleri, ülkemiz için paha biçilmeyecek boyuttadır. Ekonomik olarak futbolumuza gelen katma değeri ise sadece şöyle ifade edeyim: Galatasaray geçen sezonki kupa macerasında, SADECE final maçında 10 Milyon TL'yi aşkın bir para kazandı. Toplamda Ziraat Türkiye Kupası'nda kulüplerimiz için ayrılan kaynak Avrupa'nın önde gelen ülkelerindeki muadillerinden hayli fazla.